KONU BAŞLIKLARI
KONU BAŞLIKLARI
İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılında “Sosyal Bilimler Çerçevesinde Bağımsızlık ve Yeniden Kuruluş” teması altında düzenlenen kongremiz, beşerî bilimler alanlarının antropoloji, arkeoloji, coğrafya, çeviribilim, dilbilim, edebiyat, felsefe, güzel sanatlar, halk bilimi, psikoloji, sanat tarihi, sosyoloji ve tarih disiplinlerini bir araya getirdiği içeriğiyle, farklı uzmanlık alanlarında çalışan akademisyenlerin bilgi, görüş ve tespitlerini paylaşmalarına olanak sağlamayı ve disiplinler arası bir bakış açısıyla değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Arkeoloji disiplini arkeolojik ve tarihsel kayıtlar aracılığıyla, bağımsızlık hareketleri, ayaklanmalar, imparatorluk politikaları, kolonicilik, kitlesel seferberlik, kültürel kimlik gibi alt başlıkları içeren bir çerçevede “bağımsızlık” olgusunu değerlendirmeyi hedeflemektedir. Kongrenin ikinci başlığı olan “yeniden kuruluş” teması kapsamında; tarihsel süreçte yeniden kurulan devletler, siyasi organizasyonlar, yer değiştiren/yeniden kurulan kentler, coğrafi değişimlerin yerleşimlerin yer değiştirmesindeki rolü, koloni hareketleri sonucu kendini uzak topraklarda genişleten kent-devletleri, mimari yapıların dönüşümleri, Antik Dönem mimarisinde yeniden kullanım pratikleri gibi oldukça geniş bir yelpazede konunun tartışılması düşünülmektedir.
Felsefe mitlerden ve dogmalardan arınmış şekilde bağımsız düşünceyi ortaya koyar. Felsefede bağımsızlık ve yeniden kuruluş teması, özgürlük kavramı ile yakından ilişkili olup bireyin varoluşsal, sanatsal, ahlaksal ve siyasal anlamda özgürlüğe dair sorgulaması ve ona ulaşma yolundaki çabası ile ilgilidir. Felsefenin ne olduğunu anlamak üzere filozofların çalışmalarına baktığımızda, onların yenilikçi fikirlerle ele aldıkları olgu ve değerleri hep bir “yeniden kurma” ve “yeniden inşa etme” isteği içinde olduklarını görürüz. Bu bağlamda bağımsızlık, özgürlük ve yeniden kuruluşa ilişkin soruşturma filozofların, felsefenin farklı dalları açısından ele aldığı temel meselelerden biri olmuştur. Kongre kapsamında çeşitli filozofların bağımsızlık ve özgürlük ile ilgili düşüncelerini ele alan çalışmaların yanı sıra felsefenin yaşadığımız dünyanın inşasında temel aldığı yaklaşımlara yer verilecektir.
Psikoloji alanı için diğer bireylerin ve grupların etkisinden ya da kontrolünden özgürleşme olarak tanımlanan psikolojik bağımsızlık, bireyleşme, gelişim, yaratıclık ve sağkalım açısından önem taşıyan bir olgudur. Fonksiyonel tutumsal, duygusal ve çatışmasal alt boyutlarına sahip olan bu kavram özerklik, ayrışma, toplumsallaşma, benlik gelişimi gibi psikolojik süreçlerin pek çoğuyla yakından ilgilidir. Kongre kapsamında psikoloji alanında çalışan bilim insanlarının psikolojik bağımsızlık ve ilişkili kavramlarına yönelik araştırmalarına yer verilecektir.
Bilimsel bir disiplin olarak kurulduğu günden beri her türlü insan birlikteliklerini farklı yönleriyle ele alan sosyoloji, tarihsel süreç içinde meydana gelen toplumsal kırılmalar birey ve toplumsal yapı üzerinde siyasal, ekonomik ve kültürel etkiler yaratmıştır. Öncelikli olarak Kurtuluş Savaşı sonrası kazanılan tam bağımsızlık ve Cumhuriyet’in ilanı ile ivme kazanan Türk Modernleşme süreci, ekonomiden siyasete, eğitimden gündelik hayata birçok toplumsal kurumu dönüştürmüştür. Bu dönüşüm ve yeniden kuruluş süreci toplumsal yapıyı oluşturan kurumlar, gruplar ve bireylerin gündelik hayat pratiklerini yeniden inşa etmiştir. Her gün yerel ve küresel dinamiklerin etkisiyle yeniden başlayan süreç, kimi zaman sancılı ve çatışmalı olabilmektedir ki bu çatışma alanlarının tespit edilmesi ve incelenmesi sosyolojinin doğrudan temel amaçlarından biridir. Türkiye özelinde tüm bu dönüşümler yaşanırken, küreselleşme sürecinde yoğun olarak yaşanılan dijitalleşme, enformalleşme, liberalleşme ve küresel ekonomik, siyasal ve kültürel krizler toplumların kendilerini bu yeni dünya düzenine uygun olarak yeniden inşa etmelerini ve bu sürece uyum göstermelerini zorunlu kılmıştır. Dünya ve Türkiye özelinde ‘bağımsızlık ve yeniden kuruluş’ sosyolojinin çalışma, ekonomi, aile, eğitim ve sağlık gibi birçok alt dalı üzerinden ele alınması kongremizin temel hedeflerindendir.
Tarihsel çerçevede, tarihi, kültürü ve mirasıyla İzmir, önemli bir liman kentidir. Mondros Mütarekesinin ardından uluslararası hukuka aykırı bir şekilde 15 Mayıs 1919’da işgal edilmiştir. Esareti ve işgalleri kabul etmeyen Türk milleti, İzmir’in işgaliyle topyekûn bir mücadele başlatmıştır. İzmir, Mustafa Kemal Paşa liderliğinde verilen kurtuluş mücadelesinin son noktasıdır. Milli mücadelenin taçlandırıldığı, bağımsızlık ve kurtuluşun sembol kentidir. Mustafa Kemal Paşa’nın belirttiği gibi, “İzmir, elbette düşmanların eline bırakılamazdı ve nitekim bırakılmadı”
Türk Edebiyatı ve Dünya Edebiyatları kapsamında bağımsızlık, istiklal, egemenlik, kurtuluş ve kuruluş konuları dönem eserlerinin tahlili dolayısıyla diyakronik ve senkronik bir şekilde veya tematik bir bakış açısıyla ele alınabilir. Epik eserlerden günümüz topluluklarının edebi eserlerine kadar geniş bir yelpazede incelenebilecek bu konular, özellikle İzmir’in kurtuluşu bağlamında ele alınarak İzmir özelinde basın, yayın faaliyetleri ve edebiyatçılarıyla da örtüşmektedir. Türk dilinin gelişme süreçleri düşünüldüğünde bağımsızlık ardından yaşanan dil devrimleri ve dil çalışmaları da kongremiz konuları içerisinde değerlendirilmektedir. Dil, edebiyat ve kültür alanında kuramsal veya uygulamalı bildirilerle katılım uygundur.